BAŞBAĞLAR KATLİAMINA YÖNELİK SUSUKUNLUK BİTMELİDİR
İnsanımız ve yetkililerin dikkatine!
Ülkemiz yıllardır kan ağlıyor; insan, tabiat ve maddi zenginliklerimiz çatışmaların, terörün ve kurulan tuzakların etkisinde heba oluyor. 1992 yılında yaşanan BAŞBAĞLAR katliamı ve sonrasında yaşanan suskunluk buna örnektir. Bu suskunluk bir yandan da yaşananların ardında kimler var sorusunun cevabının bulunmasına engel olunduğu izlenimini de veriyor. MAZLUMDER olarak, ülkemize kurulan en büyük tuzaklardan biri olan BAŞBAĞLAR katliamını yapanların ortaya çıkarılmasını ve tuzak sahiplerinin deşifre edilmesini talep ediyoruz.
Evet, BAŞBAĞLAR katliamı, ülkemizin yaşadığı trajik acılardan bir tanesidir. Üstelik Sivas’ta yaşanan menfur hadisenin hemen sonrasında yaşatılmış, planlı, organizeli bir toplu cinayettir. O gün Sivas’ta yaşananları “başkalarının” üzerine yıkıp, aradan sıyrılan zihniyet, bir komplo ve tuzak olarak BAŞBAĞLAR katliamını hazırlamıştır. Böyle olduğu halde, her iki hadise de yıllardır, körler-sağırlar diyaloğu içinde yürütülmektedir. Her iki olayın suçluları dışarıda serbest bir hayat yaşarken, katmerli bir zulmün şahitleri olarak, bu körlüğün bitmesini umuyor ve bekliyoruz.
Hepimiz, yıllardır onulmaz acılarla vuruluyoruz. Zulme uğramış insanların feryatları yıllardır duyulmuyor. Yaşanan ve yaşatılan acılar bir toplumsal akıl kayması için tasarlanmış tuzaklardı ancak insanımız bu tuzağa düşmedi. BAŞBAĞLAR katliamının yaşandığı dönemin basiretsiz yöneticileri hala ülkeyi sürükledikleri uçurum için konuşmuş değiller. Sorular havada, muhataplar suskun…
Olaylara ve trajik sonuçlar doğuran meselelere, tahrik edici sloganlarla bakmadan ancak net ifadelerle konuşarak, o gün devleti yönetenlerin kahreden suskunlukları ve görmezliklerini geride bırakmış olarak, bugün yetkililere sesleniyoruz: BAĞBAĞLAR karanlıkta kalmasın. Tarihin karanlık bir sayfası olarak tarihteki yerine bırakılmasın. Kurulan tuzak ve tuzak sahipleri deşifre edilsin. Unutmayalım ki, mesele geciktirildikçe küllenir, unutulur, zamana bırakalım diyenler yanılmaktadır. Acılar gelecek nesillere hep bedelleri ağır mesajlar yükler, eğer acıların fotoğrafı iyi okunur ve dili iyi tercüme edilirse bu bedellerin ödenmesi engellenmiş olunur.
Ülkemizde her defasında farklı nedenlerle ödenen bedelleri, insanımız bir daha vermek zorunda kalmamalı. Ülkemiz insanına reva görülen acılar bitmeli, bitirilmelidir.
MAZLUMDER olarak diyoruz ki; ülkedeki vicdanlı her insana aynı yakınlıkta olan BAŞBAĞLAR köyü ve köylüleri için gecikmiş adımlar atılmalı ve bu olay bir başka cinayetin “susma bedeli” olarak ortada durmamalıdır. Zira uzun yıllardır, BAŞBAĞLAR bir başka cinayetin, SİVAS cinayetinin ve ardından yaşatılan mağduriyetlerin “susma bedeli” haline getirilmiştir.
Gecikmiş adalet, adalet değildir ancak gecikmeli de olsa, insanımız, BAŞBAĞLAR sakinleri adaleti solumalı, dün bu trajedilere suskun kalan veya bu trajedileri, yalnızca birer siyasi malzeme haline getirenler, bir bütün olarak aydınlık yarınlar için adalete yardımcı olmalıdır. BAŞBAĞLAR meselesi çözüldüğünde, ondan önce yaşatılan SİVAS olayı da çözülecektir. Olaylar açığa çıkmazsa, karanlık vicdanlarımızı esir tutmaya devam edecek ve başka vicdansızlıkların yaşanması önlenemeyecektir.
Umudumuzu koruyarak ve saygılarımızla… KADİR YILMAZ
MAZLUMDER MALATYA ŞUBESİ
BAŞKANI